Hayatının Sorumluluğunu Almak

Hayatının Sorumluluğunu Almak

İnsanın kendisiyle ve kendi hataları ile yüzleşmesi; tuvalete gidip aynaya baktığında dişinde kalan maydanoz parçasıyla yüzleşmek gibi... Keyifsiz bir durum... Hatta belki biraz mahçup edici... O maydanozu insan kendisi göremese de onun haricindeki herkes görüyor. Her ne kadar keyifsiz bir durum olsa da.. Ancak aynada kendi ile yüzleşebilenler problemi çözebiliyor.

Doğru bir tedavi için evvela doğru bir teşhis koymak gerekir. Problemlere çözüm ararken de evvela probleminin gerçeğini görmek gerekiyor. İnsan genellikle yaşadığı sorunlar ile ilgili başka insanları ya da dış dünyadaki koşulları suçluyor. Başkalarında kusur bulmak insan nefsine daha kolay geliyor. İnsan kendindeki kusurlar ile yüzleşmek istemiyor. Nihayetinde eşinden, çocuğundan, kayınvalidesinden, ekonomik koşullardan, hava durumundan, patronundan... Sürekli şikayet eder hale geliyor. Şikayet daha fazla şikayeti doğuruyor. Ancak hiçbir şikayet derde derman olmuyor. Problem kar topuyken zamanla çığa dönüşebiliyor. 

İnsanın bu hayatta kontrol edebileceği tek kişi kendisidir. 

İnsan özgür iradesi olan bir canlıdır. Her ne kadar farkında olmasa da... Kendi seçimlerinin sonuçlarını yaşar çoğu zaman. İnsanın kendi kontrolünde olmaksızın başına gelen olaylar silsilesi de vardır. Ancak her ne kadar bu olaylar kişinin kendi kontrolünde olmasa da, başına gelen bu  olayların sonrasında nasıl şekilleneceği, nerelere varacağı yine çoğunlukla kişinin kendi seçimlerine bağlıdır. Kimisi babası öldüğünde alkole başlar mesela... Kimisi ise babası öldüğünde bırakır. Bu hayatta insana başka bir insanı kontrol etme yetkisi ve gücü verilmemiştir. Dolayısıyla kimse kimseyi değiştiremez. İnsanlar değişime karşı değildir ama başkaları tarafından değiştirilmeye karşısıdır. Her insan kendi istediği zaman, kendi istediği yönde, kendi istediği hızda değişir. Aslında, bir başkası adına seçimler yapmak ve bir başkasının hayatını kontrol etmek, o insanın özgür iradesine müdahaledir. Bir başkasının sınav kağıdını önünden çekip onun adına o kağıda bir şeyler karalamaya çalışmaktır. Ancak bu mümkün değil. O yüzden bir insanın başkasını değiştirmeye çalışması beyhude bir çabadır. Bugüne kadar hangi insan sırf başkası istediği için değişmiştir ki?

Bu gerçeği unutanlar... Yıllarca birbirlerini değiştirmeye çalışırlar. Birbirlerini suçlamak ile geçer ömürler. Ve böylece ilişkilerinde mutsuz olurlar. Böylesi ilişkilerde yapılan konuşmaların alt satırında hep şu mesaj vardır. “Keşke olduğun insan olmasaydın da başka bir insan olsaydın.” İnsanlar çoğu zaman söylemek istedikleri asıl şeyleri telaffuz edemedikleri için... Onun yerine başka bir şeyler söylerler. Ancak saf bir bilinçle dinlendiği zaman aslında verilmek istenen mesajlar açıktır. Birbirini değiştirme mücadelesi ile kalpler kırılır. Bedenler yan yanadır ama gönüller arasında mesafeler açılır. İlişkiler bir çiftin tango gibi uyumlu bir dans yapmasından ziyade... İki boksörün ringdeki mücadelesine benzer. Tarafların sesi soluğu çıkmaz bazen. Oysa hiçbir mesele dahaca çözülmemiştir. Sadece boksörler kendi köşelerine çekilmişlerdir. Sadece bir süreliğine...

Biz değişince her şey değişir.

Bir insan başka bir insanı değiştirmez ancak kendisini değiştirebilir. Kendi davranışlarını, iletişimini, alışkanlıklarını, konuşmalarını, yakınlaşmalarını, uzaklaşmalarını, okuduklarını, izlediklerini, deneyimlerini, dinlediklerini, yediklerini, içtiklerini... Kısacası hayatının her alanında ve her anında yaptığı tüm seçimleri yeniden deneyimselleştirebilir. Kişi seçimlerini ve yaşam stilini yeniden tasarladığında her şey onunla beraber değişmeye başlar. Bu değişim dünden bugüne bir günde gerçekleşmez elbet. Değişim adım adım gerçekleşir. Kişi başkasını değiştirmekle vakit kaybetmek yerine... Projeksiyonu kendine çevirdiğinde ve kendinin en iyi versiyonuna ulaşmaya çalıştığında... Dış dünya da değişmeye çalışacaktır. Atalarımız  “İğneyi başkasına batır çuvaldızı kendine.” demişler. Bir insan kendini geliştirdiğinde ve hedefleri doğrultusunda dönüştürdüğünde... Diğer insanların da ona karşı yaklaşımı değişecektir. Bundan sebep “At sahibine göre kişner.” derler.

Tüm bunlar elbette çevremizdeki insanların kusurları, eksikleri olmadığı anlamına gelmiyor. Ancak biz değişebileceğimizi değiştirmeye, dönüştürebileceğimizi dönüştürmeye, geliştirebileceğimizi geliştirmeye odaklandığımızda... Dış dünyada olup bitenler de bizimle beraber olumlu yönde değişmeye, dönüşmeye ve gelişmeye başlayacaktır. Bu dönüşüm sürecinde kopması gereken bağlar kopacak, güçlenmesi gerekenler güçlenecektir. Önemli olan birileri ile ayrışmak ya da birleşmek değildir. Mesele kimden ayrışıp kiminle birleştiğimizdir. Bu yüzden nice ayrışma nice birleşmeden hayırlı olabilir.

Bir insan kendi en iyi versiyonuna doğru yol aldığında... Çevresindeki insanlar üzerinde de etki gücü artacaktır. Söyledikleri dinlenen, sözüne kıymet verilen, etrafında toplanılan, kendisine karşı ses yükseltilmeyen bir insan haline gelecektir. Tabi biz kendimizi ne kadar geliştirirsek geliştirelim... Peygamberlerin dahi düşmanının olduğu şu dünyada herkes tarafından sevilmek elbette mümkün değil. Ancak kimleri yakın çevremize alacağımızı, kimleri ise uzak çevremizde tutacağımızı seçebiliriz. Herşeyden önce ilişkilerimize kaliteli seçimler yaparak başlayabiliriz. Kimin hangi yönüyle hangi konuda ve hangi yakınlık seviyesinde ilişki kuracağımızı... Hangi ölçüde mesafemizi koruyacağımızı seçebiliriz. Böylelikle beslediğimiz ve beslendiğimiz tatminkar ve mutlu ilişkiler kurabiliriz. Mesele insanlardan peygamber olmalarını beklemeden onlar ile ilişki kurabilmekte. Mesele ilişkilerde kimi hangi mesafede tutacağını doğru ayarlayabilmekte. Mesele ilişkilerde kıvam tutturabilmekte. Ve herşeyden mühimi aynada kendimizle yüzleşip hayatımızın sorumluluğunu alabilmekte...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

Kim Kimdir Nedir?

İlişkilerde Ustalık Nedir?

Başarı Psikolojisi Nedir?

&

İnsanoğlu var olduğundan beri amacı hiç değişmemiştir.

Mutlu olmak, başarı olmak ve iyi ilişkiler kurmak…

  Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinden;

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” sinde paylaşılan bilgiler,  kişiyi dününe göre daha mutlu ve başarılı yapar.  Seminer konuları; tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

"Milyarlarca insan içinde bir kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını o bir kişiye sorun..." 

Yahya Hamurcu