Hayatın Sırrı Bakış Açında

Her Şey Bakış Açısında Saklı

Bir insanın bir olaya bakış açısı onun karşısından nasıl bir tutum sergileyeceğini belirler. Olaylara bakış açımızı ise o olayı nasıl anlamlandırdığımız, nasıl değerlendirdiğimiz ve nasıl yorumladığımız belirler. Bakış açımız gerçek ile uyumlu ise olayları olduğu gibi algılayabiliriz. Bu sayede doğru seçimler yapabilir, doğru bir tutum sergileyebiliriz. Ancak bir konuda bakış açımız çarpık ise o konuda büyük bir yanılgı içindeyiz demektir. Yanılgı içindeyken de bir olayı gerçeğe uygun bir şekilde değerlendirmek maalesef mümkün olmaz. Bu nedenle eğer bir konuda bir sıkıntı, kısır döngü içinde tekrar eden bir problem yaşıyorsak o konudaki bakış açımızı değiştirmemiz gerekir. Bu patronumuzla, müşterimizle, eşimizle, çocuğumuzla yaşadığımız ya da başka herhangi bir konuda yaşadığımız sorun olabilir.

Kahraman Ebeveynlik mi, Kahraman  Çocuğun Ebeveynliği mi?

Örneğin bir anne çocuğunun yerine getirmesi gereken tüm sorumlulukları çocuğu adına yerine getirebilir. Çocuğu yetişkin yaşa gelmesine rağmen onu pamuklara sarıp sarmalayabilir. Anne yaptığının doğru olduğu düşüncesi ile bu durumu zihninde “İyi anne olmak”, “Fedakâr anne olmak”, “Sorumluluk sahibi anne olmak”, “Kahraman anne olmak” ya da “Koruyup kollayan anne olmak” olarak tanımlayabilir. Yaptıklarını bu şekilde tanımladığı için de yaptıklarını yapmaya devam eder. Sonrasında çocuğu ile ilişkisinde neden sıkıntı yaşadığını bir türlü anlayamaz.  Neticede o bir anne olarak üzerine düşeni fazlasıyla yapmaktadır. Evladı için dişini tırnağına takmıştır. Ama buna karşın evladı gittikçe daha sorumsuz, bencil ve nankör davranışlar sergilemeye başlamıştır. Burada sorulması gereken soru şudur: Bir çocuğun yerine getirmesi gereken tüm sorumlulukları onun adına yerine getirmek o çocuk için faydalı mıdır yoksa zararlı mıdır? Bu şekilde o çocuğu sorumluluk sahibi bir birey olarak yetiştirmek mümkün müdür? Bir konuda fedakârlık yapmak demek insanın kendisini feda etmesi anlamına mı gelir? İnsanın bir konuda kendisine sorular sorup cevaplarını araması çok önemlidir. Bu sayede kişi o konuda hakkında yeniden düşünmeye; o konuyu yeniden değerlendirmeye ve anlamlandırmaya başlar. Bu soruların cevapları üzerinde düşünen bir anne yaptıklarının “iyi annelik” demek olmadığını da idrak etmeye başlayacaktır. Deneyimsel Tasarım Öğretisi “Mesele kahraman anne-baba olmak değil, kahraman çocukların anne-babası olmaktır.” der. Ancak sorun yaşamamıza sebep olan bakış açımızı değiştirmeden olaylara aynı noktadan bakarak çözüm üretmek mümkün değildir.

Olaylar karşısında sergilediğimiz olumlu tutumlar da yine aynı şekilde bakış açımızdan kaynaklanır. Örneğin düzenli olarak ve severek ders çalışan başarılı bir öğrenciyi düşünelim. Bu öğrencinin ders çalışma alışkanlıklarına yakından baktığımız zaman onun “Ders Çalışmaya” yüklediği anlamın da olumlu olduğunu göreceğiz. Bu öğrenciler genellikle matematik ve geometri sorularını bile gazetelerin pazar ekindeki bulmacaları çözercesine çözerler. Ders çalışmayı adeta oyunlaştırmışlar ve keyifli bir hale getirmişlerdir. Aynı şekilde temizlik düşkünü çok titiz bir insan olması ile ünlenen kişi TV programında şu şekilde açıklama yapmaktadır: “Tuvalet klozeti benim dert teknem. Giyiyorum eldivenlerimi. Alıyorum elime süngeri. Döküyorum üstüne temizlik deterjanını. Başlıyorum ovalamaya. Bütün sinirimi, öfkemi bu klozeti ovarak çıkarıyorum. En son sifonu çekince suyla beraber tüm derlerim, sıkıntılarım da klozetten akıp gidiyor. Dert sıkıntı kalmıyor.” Örneğin bu kişi birçok insanın yapmaya üşeneceği bir işi yani klozet temizliğini rahatlatıcı bir aktiviteye dönüştürmüş.

Bugün birçok ev işi “angarya iş”, “boş iş” ya da “hizmetçilik” olarak değerlendiriyor ve bu şekilde tanımlanabiliyor. Oysa evde pişen bir tencere yemeği ailenin bir sofra etrafında bir araya gelmesi, o ailenin birliğini beraberliğini koruması demek. Bir annenin çocuğu için pişirdiği sıcacık bir kek evladına olan sevgisinin bir ifadesi demek. Tam da bu nedenle ailesi dağılan insanlar “Ocağımı söndürdün.” ifadesini kullanırlar.

Başarılı insanlar sevdiği işi yapan ve yaptığı işi sevmeyi beceren insanlardır. 

Bir işi, bir aileyi, bir evladı yeşertmek emek ister. Hayatımızın hangi alanı olursa olsun bir alanı yeşertmek istiyorsak oraya bilinç ve emek vermemiz gerekir.  Öte yandan insan bazı işleri yapmaya üşenebilir. Bazı işleri yapmak konusunda isteksiz olabilir. İşe bu noktada bir işe emek verirken o işe yüklediğimiz anlam çok önemlidir.  Bir insan bir süreçte emek verirken “Ben bu işi neden yapıyorum?” sorusuna anlamlı ve güçlü bir cevap verebilirse... O yolda özverili bir şekilde emek vermeye devam edebilir. Öte yandan insan yaptığı yanlışları “iyi bir şey” olarak tanımlarsa maalesef o yanlışı yapmaya da devam eder.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi katılımcıları hayatı her yönüyle zihinlerinde yeniden tanımlarlar. Neyin gerçekten ne anlama geldiğini idrak ederler. Birçok konuda olaylara bakış açıları ve onları değerlendirme şekilleri değişir. Böylece sorunlarını çözebilir hale gelirler.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi eğitimleri “İnsanın doğru bildiği yanlışlar ve yanlış bildiği doğrular ile yüzleştiği bir eğitimdir.”

En acısı... İnsan gerçeği göremediğinde düşmanını dostu, dostunu düşmanı olarak tanımlayabilir. Ona fayda vereni zararlı, ona zarar vereni faydalı zannedebilir. Sır insanın bakış açısında saklı. Hayatımızı zannettiklerimize göre değil işin gerçeğine göre değerlendirmeye ihtiyacımız var. Tüm mesele gerçeği ve doğruyu araştırıp bulanlardan olabilmek... 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

Kim Kimdir Nedir?

İlişkilerde Ustalık Nedir?

Başarı Psikolojisi Nedir?

&

İnsanoğlu var olduğundan beri amacı hiç değişmemiştir.

Mutlu olmak, başarı olmak ve iyi ilişkiler kurmak…

  Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinden;

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” sinde paylaşılan bilgiler,  kişiyi dününe göre daha mutlu ve başarılı yapar.  Seminer konuları; tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

"Milyarlarca insan içinde bir kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını o bir kişiye sorun..." 

Yahya Hamurcu