Benim Adım Yasemin
Yasemin ve Gül iki kız kardeşti. Gül Yasemin'inden 6 yaş büyüktü. Anneleri çok hırslı bir kadındı. Gittikleri her yerde, yaptıkları her işte çocuklarının bir numara olmasını istiyordu. Anneleri için özellikle okul başarısı çok önemliydi. Gül çok başarılı bir öğrenciydi. Her sene okul birincisi olur, öğretmenleri tarafından parmak ile gösterilirdi.
Anneleri Gül'ün başarısı ile çok iftihar eder, küçük kızı Yasemin'in de aynı ablası gibi olmasını isterdi. Oysa Yasemin ve Gül'ün yaradılış itibariyle mizaçları çok farklıydı. İkisininde farklı farklı meziyetleri ve güçlü özellikleri vardı. Yasemin okulda ablası kadar başarılı değildi. Gül ne kadar ağırbaşlı, sessiz sakin ise Yasemin de bir o kadar cıvıl cıvıl ve dışa dönüktü. Annesi Yasemin'in okulda tıpkı ablası gibi birinci olmasını istiyordu. Yasemin'in notlarının “orta” olması anneleri için yeterli değildi.
Söylediklerimizden söylemediklerimize
Ona göre çocukları “iyi” değil, “en iyi” olmalıydı. Bir gün anneleri Yasemin'e şöyle söyledi: “Yavrum biz baban ile dün akşam oturup konuştuk. Sen ablan kadar başarılı olamasan da biz yine de seni seviyoruz.” Bu sözleri duyan Yasemin'in kalbi buz kesmişti. Annesinin söylediği sözlerin arkasına gizlenmiş söylenmeyen başka sözler vardı. Ancak Yasemin bu söylenmeyen sözleri de duyabiliyordu. Aslında annesi adeta şöyle demek istemişti. “Senin ablan gibi olmanı isterdik. Ama sen onun kadar iyi değilsin. Bu yüzden baban ve ben büyük hayal kırıklığına uğradık. Ama ne yapalım sen de bizim evladımızsın. Katlanacağız artık.” İnsan çoğu zaman söylemek istediği asıl sözleri söyleyemiyordu. Söyleyemediklerini gizlemek için konuşuyordu. Duymayı bilen kulaklar söylenmemiş o sözleri işitebiliyordu. Annesi kızına “seni seviyoruz” diyerek “ona hiç sevilmediğini” hissettirmeyi başarmıştı. Annesi Yasemin'i sadece ablası Gül ile değil herkes ile kıyaslıyordu. Komşunun torunu, kuzeni, sınıf arkadaşı, yazlıktaki arkadaşı... Yasemin ya hep birilerinden daha üstün ya da hep birilerinden daha alçaktı. Akranları at yarışında geçmek zorunda olduğu rakipleri gibiydi sanki.
Yasemin
rakiplerine üstün gelemez ise annesi tarafından hor görülüyordu. Annesi tek tek
sınıftaki bütün başarılı öğrencilerin notlarını da sorardı. Bir gün annesi
Yasemin'i dershaneye kaydettirmeye karar verdi. El ele dershaneye gittiler.
Annesi ile el ele bankodaki görevlinin önünde durdular. Annesi kayıt
işlemlerini yaptırıyordu. Bankodaki görevli: “Öğrencinin adı ne?” diye sordu.
Annesi “Gül Öztürk” dedi. Yasemin çok şaşırmıştı. Kendi kendine “Neden annem
beni ablamın ismi ile kaydettiriyor acaba?” diye düşündü. Ama annesinden
çekindiği için “Anne benim adım Yasemin. Yanlış söyledin.” diyemedi. “Annem
böyle kayıt yaptırıyorsa, kesin bir bildiği vardır.” dedi kendi kendine. Kayıt
işlemleri devam ederken Yasemin kendi kendine düşünmeye başladı. Kendince annesinin
dershane kaydını neden ablasının adı ile yaptırdığını bulmuştu. Nihayetinde
kayıt işlemleri bittiğinde anne kız el ele koridorda yürümeye başladılar.
Yasemin kısık bir sesle annesine sordu: “Anne neden beni dershaneye ablamın adı ile kayıt ettirdin?”
Annesi şaşkınlık içinde cevap
verdi: “Neeee? Ablanın adı ile mi kayıt yaptırdım ben? Gül diye mi yazdırdım
seni bankoda?”
Yasemin yine kısık sesle:
“Evet” dedi.
Annesinin şaşkınlığı hala
devam ediyordu: “E kızım neden düzeltmedin o zaman beni? Ağız alışkanlığından
yanlışlıkla ablanın adını vermişim. Neden 'Anne yanlış söylüyorsun! Benim adım
Yasemin' demedin?” diye sordu.
Yasemin cevap verdi: “Ablam
çok başarılı ya anne. Ben onun kadar akıllı değilim ya... Beni özellikle
ablamın adı ile kaydettirdin diye düşündüm. Hani beni ablamın adı ile
kaydettirirsen... Belki ben de onun gibi başarılı olurum diye özellikle öyle
kaydettirdin sandım.”
Annesi ise hiç bir şeyin farkında değildi. Ne bankoda yanlış isim verdiğinin... Ne kızını ne kadar çok incittiğinin...
Annesi, elindeki yaseminin gül goncası açmasını bekliyordu
Bu beklentisi hiç bir zaman gerçekleşmedi. İşin kötüsü Yasemin, gül goncası veremediği gibi; başkalarıyla kıyaslanmak onu öylesine örselemişti ki mis kokan yasemin çiçeklerini de açamamıştı.
- Bir insan başka birinin olumlu özelliklerini kendine örnek alabilir, ondan deneyim transferi yapabilir.
- Bir başkasının bilgi birikimi ve deneyimden faydalanabilir.
- Bir çırak kendisine bir usta seçip, ustanın kendisini yetiştirmesini isteyebilir.
Fakat tüm bunlar bir insanın tıpa tıp diğeri gibi olması gerektiği anlamına gelmez. Başkalarının iyi yönlerini örnek almak kişinin kendi özgünlüğünü yok saymasını gerektirmez.
Bir çırak yetiştiği vakit ustasının yapamadığı bir şeyi kendi özgünlüğü ile yapabilir hale gelir. Sonsuz bir Yaratıcı gücün olduğu şu kainatta bir kar tanesi dahi diğerinden farklıdır. Bir yasemin çiçeğinin tıpatıp aynısı daha önce hiç yaratılmamıştır... Ve bundan sonra da hiç yaratılmayacaktır... Böylesi sınırsız ve mükemmel bir yaratım gücünün takdiri olarak herkesin özgünlüğü kıymetlidir. Hayat çok notalı muhteşem bir senfonidir, tek düze bir düdük sesi değil.
İnsan kusursuz değildir. Herkesin olumlu ve olumsuz davranışları vardır. Peygamberler hariç hiç kimse tüm özellikleri ile örnek alınası değildir. Bu nedenle;
“Üstün insan olmaz. İnsanların üstünlükleri vardır.”
Örneğin yabancı dil bilmeyen bir taksi şoförü çok iyi araba kullanıyor olabilir. Öte yandan çok iyi yabancı dil konuşan bir insan araba kullanmayı bilmiyor olabilir. Taksi şoförünün araba kullanma konusunda üstünlüğü vardır. Diğer kişinin ise yabancı dil konuşma anlamında bir üstünlüğü vardır. Ancak bu insanlar birbirlerine üstün değillerdir. Sadece farklı konularda farklı üstünlükleri vardır.
Bir insanı “bir başkası gibi” olmaya zorlamak o kişinin özgünlüğünü ve biricikliğini hiçe saymak olur. Herkesin doğuştan getirdiği bir mizacı vardır. Mizaç farklılıkları sebebiyle herkesin güçlü ve zayıf olduğu konular farklılık gösterir. Bir yasemin gül goncası açmaz, bir gül de sümbül çiçeği açmaz. Ebeveynin, çocuğunun güçlü ve zayıf yönlerini bilmesi önemlidir. Bunu bilen ebeveyn çocuğunun hayatta hangi konularda zorlanacağını da bilir. Hangi konularda başarılı olmaya meyilli olduğunu da... Böylelikle ebeveyn çocuğunu kendi potansiyelini gerçekleştirmek üzere yetiştirebilir. Bir başkası gibi olmak üzere değil! Bir ebeveyn çocuğunun;
- Başkalarını kıskanan,
- Başka insanların başarılarından ve kazanımlarından rahatsızlık duyan,
- Kendi yoluna bakmak yerine başkalarının hayatını konuşan,
- Alt etme psikolojisiyle herkesi kendine rakip gören,
bir yetişkine dönüşmesini istemiyor ise onu başkaları ile kıyaslamamalıdır.
Hayırda Kıyas
Çocuklarımız bizim gibi ya da birileri gibi olmak zorunda değildir. Ancak insanlar illaki birbiri ile yarışacak ise, o zaman hayırlarda yarışmalıdır. Mesele üstünlük ise gerçek üstünlük eşrefi mahlukat olma yolunda ne kadar mücadele ettiğimiz, ne kadar yol kat ettiğimiz, ne kadar “büyük harfler” ile gerçekten insan olabildiğimizdir. Ebeveynin sorumluluğu ise dürüstlük, cömertlik, tutumluluk, çalışkanlık, iyi niyet, sabır, merhamet, takva, vefa, azim, diğerkamlık gibi nice erdemi küçük yaştan itibaren çocuklarına aşılamaktır. Çocuk hayatını bu erdemler üzerine inşa edebilirse ancak o zaman gerçek anlamda başarılı ve mutlu olabilir.
İnsan hayatta kendi ile yarıştığında adım adım dününden daha iyi bir noktaya gelecektir. Doğru kıyas sadece insanın kendi dünüdür. Kendi dünü ile yarışan ve her gün yeniden kendini aşmaya çalışan insanlar hayatta sürekli yol kat ederler. Böylelikle kendi potansiyellerini açığa çıkartabilirler. İnsanın kendisini başkaları ile kıyaslaması pusulasının şaşırmasına sebep olur. İşte bu noktada Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanı yücelten erdemleri ve davranış stillerini net bir şekilde ortaya koyar. Bunları öğrenen ve içselleştiren kişilerin tek bir amacı vardır. Öğrendiklerini daha fazla uygulayarak kendi dününe göre daha iyi olmak. Bunu başaranlar ise hayatta kıblesini doğru konumlandırabilen ender insanlardır.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?
&
İnsanoğlu var olduğundan beri amacı hiç değişmemiştir.
Mutlu olmak, başarı olmak ve iyi ilişkiler kurmak…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinden;
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” sinde paylaşılan bilgiler, kişiyi dününe göre daha mutlu ve başarılı yapar. Seminer konuları; tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
"Milyarlarca insan içinde bir kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını o bir kişiye sorun..."
Yahya Hamurcu
Elinize sağlık. Doğru kıyasın ne olduğuna dikkat çeken bir yazı olmuş. Sade ve akılda kalıcı, paylaştığınız için teşekkürler…🌿
YanıtlaSilAllah razı olsun ..Çok güzel bir yazı olmuş👍İnsanın kendini sadece kendi ile kıyaslaması ancak onu ilerletebilir.
YanıtlaSilÇok güzel bi yazı olmuş.
YanıtlaSilBilerek veya bilmeyerek kıyas yapıyoruz bu hayatta ve kıyaslarımızla mutlu veya mutsuz oluyoruz ,mutlu veya mutsuz ediyoruz😔
İki kızımın arasında iki yaş var küçük doğduğundan beri etrafımdaki insanların kızlarımı kıyaslaması ile mücadele etmek zorunda kaldım. Büyük çok güzl ama merak etme sende fene değilsin diye küçüğe iltifat etmeye çalışanların kızlarıma verdiği zararı birebir gördüm her seferinde Allah huy güzelliği baht güzelliği versin fiziksel güzellik geçici önemli değil desemde küçük kızımın incinmesini ve büyük kızımın ya güzelliğim kaybolursa kaygısını gideremedim. Zamanla büyüdüklerinde çok şükür bu kıyaslar bitti bu yazıyı umarım bir çok kişi okurve gerçeği görür
YanıtlaSilBiz üç kardeşiz ve birbirimizle hiç kıyaslamaz hep hangimizin yönü kuvvetli ise o konuda matifetlendirirken zayıf konularımızda da bize diğerimizin destek olup geliştirmesine yönlendirirdi. Şimdi görüyorum ki kardeşlerim ile olan ilişkilerimin bu kadar güçlü olması birbirimiz ile hiç kıyaslanmayıp birbirimizin güzelliklerini görebiliyor olmak mış bu yazı bana bunu hatırlattı iyiki bu yazı karşıma çıktı
YanıtlaSilAllah razı olsun… kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş… insanın kendini dününe göre kıyaslaması güçlenmesini sağlar…🌿
YanıtlaSilKardeşler arasi kıyas kardeşliğin sürmemi si için ekilen gizli bir tohum.
YanıtlaSilElinize sağlık farkında olunmadan yapılan hatalar iyi bir dille anlatılmış 🌸
YanıtlaSilDoğru kıyas sadece insanın kendi dünüdür. Kendi dünü ile yarışan ve her gün yeniden kendini aşmaya çalışan insanlar hayatta sürekli yol kat ederler.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık 🌺
Maalesef bir çoğumuz insanları olduğu gibi kabul etmekte zorlanıyoruz. Okunmaya değer güzel bir yazı...
YanıtlaSilSelamlar
YanıtlaSilNe güzel bir yazı.
Ne kadar tanıdık hayatlar hep yanlış kıyaslar mutsuzluklar😞
Yaris atina dondugumuz bu zamanda ilac gibi gelen bir makale😍
YanıtlaSilÇok keyifle okudum devamını dilerim...
YanıtlaSilBir insan bir başkasına göre başarılı veya başarısız değildir. kendi dününe göre iyiyse başarılıdır, hepimizin yetenekleri, marifetleri, trend ve direnclerimiz farklı , her çiçeğin kokusu farklı... çocuklarımız kendi öykülerini yazsınlar, onları başkaları ile kıyaslamayalım.
YanıtlaSilElinize sağlık farkındalık uyandırıcı bir yazı olmuş🌱
YanıtlaSilAslında hep bildiğimiz ama zaman zaman da hepimizin yaptığı bir şey. İnsana kendini kötü hissettirecek, değersiz hissettirecek bir şey… halbuki, her insanın kendi mizacı olduğunu bilsek kendine özel yeteneklerinin olduğunu bilsek o kişiye bakışımız değişir ve o kişi kendi mizacını daha da güçlendirir.
YanıtlaSilElinize sağlık, kıyas çok güzel kaleme alınmış.. Dününe göre daha iyi olmamız temennisiyle 🌸
YanıtlaSilEn doğru kıyas insanın kendi dünüdür, emeğinize sağlık
YanıtlaSilÇevremizdeki insanların sürekli başarısız gördüğümüz taraflarına odaklandığımızda, onları o konuda başarılı olanlarla kıyasladığımızda maalesef o insanın ümidini kırabiliyoruz.
YanıtlaSilBizi dünümüze göre daha iyi hale dönüştürecek olan davranış stilini öğreten tüm Deneyimsel Tasarım Öğretisi hocalarına çok ama çok teşekkür ederim.
Öğrendiklerini daha fazla uygulayarak kendi dününe göre daha iyi olmak. Bunu başaranlar ise hayatta kıblesini doğru konumlandırabilen ender insanlardır.
YanıtlaSilBir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu başkasıyla kıyaslamak.. Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsanı bit başkasına göre değil kendi dününe göre değerlendirmek
YanıtlaSilSu kısacık bir bilgi bile ne kadar kıymetli
"Üstün insan yoktur insanların üstünlükleri vardır"
YanıtlaSilÇok aydınlatıcı bir yazı olmuş elinize sağlık
Ben daha hızlı koşarım o daha hızlı yüzer öbürküsü daha güzel keman çalar. Biri çok güzel şiir okur öbürküsü şiiri yazar. Biri şarkı söyler öbürküsü enstrüman çalar. Bu birini diğerinden daha üstün kılmaz herkes mizacına göre farklı ve farklı özelliklere sahiptir. Bu birini diğerinden daha aşağı veya yukarı Üstün veya alçak olduğunun göstergesi değildir
YanıtlaSilİnşALLAH kıblesini kaybedenlerden olmayız.
YanıtlaSilVurucu, etkili bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık 🌸
Elimizdeki yaseminin gül goncası açmasını bekleyebiliyoruz maalesef 😔
YanıtlaSilElinize sağlık.
İnsanoğlunun çok sık yaptığı bir yanlış bir kişiyi bir başka kişiyle kıyaslamak. İki kardeşi birbiriyle kıyaslamak. İki kuzeni, iki arkadaşı birbiriyle kıyaslamak. Halbuki insanın kıyası sadece kendi dünüyle olmalı
YanıtlaSilKıyasımızı sadece dünümüzle yapabilirsek sağlıklı bir şekilde ilerleyebiliyoruz 👏
YanıtlaSilDünüme göre nasılım? En doğru kıyas yine kendimizle👍 potansiyelimizi görüp onu geliştirebilmek ümidiyle, çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık🌸
YanıtlaSilBaskasiyla kiyaslamak hem kendimize hem cevremizdekilere eziyet degil mi?
YanıtlaSilKaleminize saglik 🪻
“Doğru kıyas sadece insanın kendi dünüdür.” bu cümle ne kadar da düşündürücü ve doğru. Daha iyi olmak istiyorsak başlangıç noktamız ancak burası olabilir.
YanıtlaSil