Okul Yılları

"Aman Çocuğum Sen Yeter ki Dersine Çalış, Biz Senden Bir şey Beklemiyoruz..."

Yavrularımız küçücük yaşta kendilerinden ağır çantalar ile okul yollarına düşüyorlar. En kıymetli yıllarını okul sıralarında geçiriyorlar. Upuzun okul yılları... Bu okul yılları öyle zamanlar ki en enerjik oldukları zamanlar... Yeni beceriler kazanıp marifetlenecekleri zamanlar...

           

Maalesef çoğu zaman bu kıymetli yıllar okul sıralarında ziyan olabiliyor. Çocuklarımız ve gençlerimiz okurken cahil kalabiliyorlar. Bir yandan hayatları boyunca hiç kullanmayacakları bilgileri ezberlemek zorunda kalıyorlar. Sınavlardan sonra unutuncaya kadar bu bilgileri hafızlarında tutuyorlar. Sınav sonrasında da bu bilgileri ne uyguluyorlar ne hatırlıyorlar. Bir yandan da hayatları boyunca gerçekten ihtiyaçları olacak bilgilerden mahrum kalıyorlar.

Uygulamadığı bilgiler insana yük oluyor.

Bir öğrenci arkadaşına “Bak bugün Endoplazmik Retikulum'u Fransızca yazmayı öğrendim. Baksana ne kadar uzun yazılıyor. Nerdeyse bir satır.” diyerek öğrendiği  kelimeyi yazmaya başlıyor. Şayet ileride tıp ya da biyoloji benzeri bir bölüm okumayacaksa... Öğrencinin bu bilgiye sonrasında hiç ihtiyacı olmuyor. Oysa insan el ve ayak tırnaklarını nasıl kesmesi gerektiği, bir yanık yarasına ilk müdahalenin nasıl yapılması gerektiği, bir bebeği emzirirken hangi pozisyonda tutmak gerektiği gibi bilgilere hayatı boyunca ihtiyaç duyuyor.  Yıllar boyunca ihtiyaçları olmayan bir sürü bilgiyi öğrenmek zorunda kalıyor öğrenciler. Uygulamadığı bilgiler insana yük oluyor. Nihayetinde zihin uygulamadığı bilgiyi zamanla çöp öğütücüsü gibi öğütüyor. İşte o vakit okula gitmek ve okumak... Sırt çantalarında kitap hammallığı yapmaya dönüşüyor. Ve aynı zamanda maalesef ezber bilgi hammallığına...

                             

Sudan çıkmış balık...

Gençler yıllar yılı süren okul hayatından sonra hayata atıldıklarında sudan çıkmış balık gibi hissediyorlar. Üniversite okuyan öğrenciler bile mesleki birçok bilgiyi çalışmaya hayatına atılınca öğreniyor. Bir hukuk öğrencisi mesela... İşviçre Federal Yüksek Mahkeme kararlarını okuyor, öğreniyor. Ama adliyeye adımını attığında ne yapacağını ya da nasıl dilekçe yazacağını üniversitede öğrenemiyor. Öte yandan aileler iyi niyetle “Aman çocuğum sen yeterki dersini çalış. Biz senden başka bir şey beklemiyoruz.” diyorlar. Böylece gençler en basit ev işlerinde bile cahil kalıyorlar. Hayata atıldıklarında ise zamanında öğrenmeleri gereken ama öğrenmedikleri her iş için... “Keşke zamanında öğrenseydim, zamanında yapsaydım” diyorlar. Yıllar boyu okul sıralarında dirsek çürütmüşken... Okul sonrasında “sil baştan” öğrenilmesi gereken onca iş onları bekliyor. İnsanın içinin içine sığmadığı, sokakta adeta zıplayarak yürüdüğü enerji dolu gençlik yılları ne kıymetlidir oysa. Hem fiziksel güç hem de taze dimaların zindeliği açısından... O enerjiyi bir daha kolay kolay bulamayacağını bilseydi insanoğlu... Dahası ertelenen şeyleri sonradan öğrenmenin daha zor olduğunu bilseydi... Bilmesi, öğrenmesi gerekenleri erteler miydi?    

Çocuklara ileride ihtiyaçları olacak becerileri, iletişimi okul dışında kazandırmak gerekiyor.

En iyi okullarda okumuş eğitimli genç bir kadın... 

Çiçeği burnunda yeni evli... 

İşten çıkıp önce koştura koştura düdüklü tencere alıyor sonra eve gidiyor. Bir yandan o tencereyi nasıl kullanacağını bir yandan da nasıl yemek pişireceğini kara kara düşünüyor... Nefes nefese kalmış koşar adım yürürken hayatta geri kaldığını ve geç kaldığını hissediyor. Oysa her şeyin bir zamanı vardır hayatta. Okul hayatında sınavlarla boğuşan gençlerimize mevcut eğitim sistemi bundan daha iyisini sağlayamıyor maalesef.  Bu yüzden çocuklara ileride ihtiyaçları olacak becerileri okul dışında kazandırmak gerekiyor. 

• Gerek onlara evde sorumluluk vererek, 
• Gerek ebeveyn olarak kendi deneyimlerimizi aktararak, 
• Gerekse yaz tatillerinde onları bir yerlerde çalıştırarak... 

Keza çocuk yetiştirmek onları okula göndermekten çok daha fazlası. Bu idrak ile çocuklarımızı yetiştirmeyi başarabildiğimizde ve onları geleceğe hazırladığımızda sadece okul okuyan değil... Aynı zamanda geçmişin deneyimlerini, geleceğin öngörülerini, dahası hayatın gerçeklerini ve gerekliliklerini okuyabilen donanımlı çocuklar yetiştirmiş olacağız. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

Kim Kimdir Nedir?

İlişkilerde Ustalık Nedir?

Başarı Psikolojisi Nedir?

&

İnsanoğlu var olduğundan beri amacı hiç değişmemiştir.

Mutlu olmak, başarı olmak ve iyi ilişkiler kurmak…

  Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinden;

“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” sinde paylaşılan bilgiler,  kişiyi dününe göre daha mutlu ve başarılı yapar.  Seminer konuları; tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

"Milyarlarca insan içinde bir kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını o bir kişiye sorun..." 

Yahya Hamurcu