İnsan…
Yaratılmış
olanlar içerisinde, en aciz ve muhtaç olan,
Hem
de diğer bir yandan bilirse kıymetini, en yüce olabilecek olan,
Peki,
kim seni her an bu kadar muhatap alan?
Eğer
vermezse gerçek cevabı bir an, var onu
her adımında şaşırtacak olan…
İnsan…
Daha
en başında, asıl sahibini tanımaktan uzak kalan,
O
kendi lehinde değilken bile, her an onun lehinde olan RABbini anlayamayan,
Sahip
olduklarıyla ve sahip olacaklarıyla her an sınanan,
Bir
anlasaydı kendisine verilen kıymeti, her nefes ile ikramlanan,
Kafasını kaldırıp bir baksa, O’nun varlığı
zaten her yerde seninle an be an…
İnsan...
Ne
de aceleci, pek de telaşlı,
Çağrıcının
çağrısına hemen kulak vermediği halde, kendisi çağırdığında hemen gelinmesi
konusunda aceleci olan,
Kendinden
istenileni yapmayan ama kendi bir şey istediğinde hemen yapılması gerekli olan,
Hamile
kalıp 9 ay kilo alan, doğum yaptıktan 1 ay sonra eski kilosuna dönmeye çalışan,
Okuldan
mezun olur olmaz, hak etmediği halde patron koltuğuna oturmaya çabalayan,
Emeklemeden
yürümeye, yürümeden koşmaya çalışan,
Aza
hürmet edemeyip, çoğun peşinde koşan,
Çıraklığa
kibirlenip ustalığa uzanmaya çalışan,
En
alttan başlamaya tahammülü olamayan,
Her
yere geç kalan,
Kendine
sıra gelince zamanında gelinsin, gidilsin isteği olan…
Beklemeye,
bekletilmeye sabrı olmayan, olamayan...
İnsan...
Gerçeğe
kör, sağır ve duyarsız olan,
Yaratılmışlar
arasında en üstün olabilecekken, yanlış seçimleriyle
daha da aşağıda olan…
Maddiyata
açık, maneviyata kapalı olan…
İsteklerinde
sınır olmayan,
Sonucu
almakta pek aceleci, pek de telaşlı
olan,
Sebebi
oluşturmakta, bedeli ödemede ise
isteksiz ve rahat olan,
İsteklerinin
peşinden koşarken, hakikati göremeyip an be an sona yaklaşan...
Sahip
olamayacak olduklarıyla da sınanan,
Hep
boşlukları tamamlamak için başka yerlerde oyalanan,
Bilmez
ki o boşluğun yerini dolduracak olan, ancak gerçek olan…
Yaşantısında,
duruşunda, bakışında, algısında varsa ‘O’ ve yasaları her an…
İşte
o andır, taşın gediğine uygun olan…
Yoksa
gerisi sade ve sadece hep bir hüsran…
İnsan…
Küçüğünden
büyüğüne, gencinden yaşlısına,
Özünde birbirine benzeşen ama
detayda farklılaşan,
Yaratılışı
esnasında kendisine melekleri bile şaşırtan,
Meleklere,
hatta yaratılmışlara karşı en üstün ve şerefli kılınan…
Yaratılmışlara
halife yapılan...
İnsan...
Hem
her şeye muhtaçlı,
Hem
de ihtiyacını giderebilecek marifet
geliştirme potansiyeli olan…
Kıymetli
işler yapmaya, yük almaya, destek olmaya layık olan…
Yaratılmışların
en şereflisi, en üstünü olabilecek olan…
Nefesinden
üflenen RABbine, kul olmaya layık olan...
İnsan...
Adıyla
müsemma olup,
Neyden
ve neden yaratıldığını unutan…
Sahnesinde
hep kendi rolü yerine, başkalarının sahnesinde olmaya çalışan…
Bilmez
ki, oralarda oldukça kendi sahnende yoksun o an…
Zaman
dediğin ise an be an hızla akan,
Sınandıklarına
takılıp da kendi sahnesini unutan,
Eninde
sonunda alkışı da oralarda arayan…
Bilmez
ki, öykünün başından sonuna hep bir oyalanmadır aslolan…
“Biz, bizimle sınananların değil…
Bizi sınayanın övgüsüne talibiz…”
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
Ah bu insanoğlu söz konusu kendi ise ne de aceleci...
YanıtlaSilİnsanı ne güzel tariflerim çok güzel ifade edilmiş
YanıtlaSilRab'bim kendi sahnesinde kendi başrolünün hakkını verenlerden eylesin bizleri 🤲🌸
YanıtlaSilÇok dokunaklı…
YanıtlaSilÖvgülerin en güzeline layık olmak dileğiyle.
YanıtlaSilYüreğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Unuttuklarımızı hatırlamak dileğiyle…
YanıtlaSilBir ayna misali insan ve halleri :)
YanıtlaSilBizi bize tekrar yansıtan ne kıymetli bir içerik olmuş, ALLAH razı olsun...
YanıtlaSilAh aceleci insanoğlu...
YanıtlaSilİnsan adıyla müsemma "unutan" bir o kadar da gerçeğe ulaşabilecek olan... Kendini ve RABbini tanıdığında kıymetlinin kıymetini anlayacak olan... Gerçek kıymeti ve kıymetlileri anlamak dileğiyle...
YanıtlaSilBilmez ki o boşluğun yerini dolduracak olan, ancak gerçek olan. Ne kadar dogru bir tespit. Hayatımızda her an sahneler kuruluyor değişiyor kapanıyor..Oyunlar öyküler yazılıyor..Boşluklar bize bırakılıyor..Boşlukları gercek secimlerle tepkilerle doldurmak ne cok kıymetli .Harika bir yazı...
YanıtlaSilİnsan kendi lehinde değilken bile Rabbinin her zaman kendisinin lehinde olduğunu bir bilebilse...
YanıtlaSilİnsanın her hali ve her durumu ne güzel bir dille anlatılmış Allah razı olsun
YanıtlaSil