Mükemmel Mi? Samimi Mi?

 Mükemmel Mi? Samimi Mi?

Evliliklerinin üzerinden beş sene geçmişti. İlk günden beri hayalini kurdukları şeydi; daha büyük bir eve taşınmak... Berna, evlenirken 1+1 evde yaşamaya razı olmuştu ve bu evde de çok güzel anıları olmuştu. Büyük bir ev değildi ama samimi bir ev olmuştu onlar için. Ne de çok misafir ağırlamışlardı bu evde... Çok güzel anılar biriktirmişlerdi.

İnsanların istekleri ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Bu ev de Berna’nın ihtiyacını karşılamıştı. Ancak şimdiye kadar… Artık aileleri büyüyordu ve şu anki evlerinden biraz daha büyük bir eve ihtiyaçları olmuştu. Ve o büyük gün de gelip çatmıştı. Bu taşınma için çok heyecanlılardı.

Evde bir telaş vardı ki sormayın gitsin! Günlerdir neredeyse durmadan koşturuyorlardı. Nihayet eşyalar toplanmıştı. Koliler bantlanmış bir şekilde üst üste, yan yana yığılmış, koridor ve mutfağı neredeyse aralarından zor geçecek kadar doldurmuştu.  Tam son toparlanmaları da yaparken, uzun zamandır görüşemedikleri ama bir o kadar da özledikleri, şehir dışında oturan arkadaşları aradı:

-Sürpriz!  İstanbul’a geliyoruz, yoldayız… Biraz ani bir kararla gelmeye karar verdik. Sizi de çok özledik. Müsait misiniz? Kısmetse yarın sabahtan kahvaltıya sizdeyiz!

“Eyvah! Nasıl yani?” diye düşündüler içlerinden ve birbirlerine bakakaldılar. Bir taraftan sevindiler, diğer taraftan da endişe kapladı ikisini de. Şimdi ne yapacaklardı? Yıllardır bekledikleri arkadaşları geliyordu, hem de yarın sabah ve erkenden hem de kahvaltıya yetişeceklerini söylüyorlardı.

Bazen gelen misafirimizi en iyi şekilde ağırlamak için çeşit çeşit yemekler yapar, evi günler öncesinden temizler ve düzenleriz. Bunun için detaylı bir program yaparız. “Aman bir aksilik çıkmasın” deriz.  Ancak öyle de bir an gelir ki misafirimiz gelir, mutfak telaşından iki laf etmeye zamanımız bile kalmaz.

Oysa ki gelen kişilerin isteğini ve ihtiyacını deşifre edebiliyor olmak gerekir…  Uzun süredir görüşmediği dostlarıyla samimi bir sohbet için geliyordu arkadaşları. Kahvaltı bahane, sohbet şahaneydi. Eskileri yad edecekler, bol bol güleceklerdi. Bu enerji onlara da iyi gelecekti. İnsanoğlu bazen bu durumun böyle olduğunu bildiği halde kendisiyle ilgili yüksek beklentilere girebilen bir canlı. İster ki evi mükemmel olsun, sofrası kusursuz olsun. Evinin düzeni olsun, tertemiz olsun…

 

İnsanoğlunun unuttuğu bir şey vardır; kusursuzluğun insana ait olmadığı gerçeği…

 

Peki, insanoğlu mükemmel olmaya çalışırken neleri kaçırır ve seçimlerinde nasıl yanılır? Mükemmel olma kaygımız bizi estetiğimizi değiştirmeye, arabamızı değiştirmeye veya neyse o eksik gördüğümüz kısım onu değiştirmeye iter. Özgüvenimizi zedeler, mükemmel olmaya çalıştıkça bir o kadar da mükemmel olamadığımızı fark eder ve tekrar mükemmel olmaya çalışmakla ilgili bir döngünün içine gireriz. Bu düşünceler geçerken Berna’nın zihninden telefonu da şöyle cevapladı:

-Biz de sizleri özlemle bekliyoruz, hayırlı yolculuklarınız olsun, sağlıcakla gelin!

 

İnsan, samimi insanlarla bir arada olmaktan hoşlanır.

 

Berna ve Burak da öyleydi. Samimiydi. Samimiyet, en önemlisiydi. Sabah olduğunda erkenden zil çaldı, arkadaşları karşılarında idi. Hemen içeri buyur ettiler. Gelen misafirler gördükleri manzara karşısında oldukça şaşkındılar. Arkadaşı Ayşe: ‘’Berna’cığım nasıl yani, siz her şeyi toplamış taşınıyor iken bu telaşın arasında bizleri misafir olarak mı kabul ettiniz?’’ diye sordu şaşkınlıkla. Berna gülümsedi. Bütün bunlar olurken ocaktaki menemen hazırdı bile. Mis gibi kokular geliyordu. Berna bir taraftan kolinin içinden birkaç tabak ve çatal çıkarırken seslendi: ‘’Hadi ama hemen elinizi yüzünüzü yıkayın, soğumasın menemen…’’

Aradan yirmi sene geçti. Berna ile Ayşe her konuşmasında o unutamadıkları menemen lezzetini hatırlayıp o mutlu günü anar oldular. Bazen çok şeyler yapmaya, iyi görünmeye çalışırız ama karşı tarafın ihtiyacı samimi bir sohbet etmek olur. Bazen: “Şimdi müsait değilim, sonra geniş zamanda ziyaret ederim.” deriz ama arkadaşımızın ihtiyacı beş dakika bizi görmek olur.

 Bazen bir şeyi mükemmel yapmaya çalışırız ama asıl ihtiyacın mükemmellikte değil, ufak ama samimi bir dokunuşta, o küçük temasın bereketinde olduğunu unuturuz…

 İnsan işleri mükemmel halletme telaşında kendini yorar, yıpratır ama samimiyetini kaybeder bazen. Oysa kilitli kapıların anahtarı, yakın ilişkilerin sırrı samimiyet değil midir? Biz de kendimize baktığımızda, daha çok hayatımızda kimleri görmek istiyoruz? Veya insanların ilişkilerinde bizi tercih etme sebebi nedir?


Neden,

Sıra dışı bir ilmin,

Sıra dışı keyiflerin,

Sıra dışı ortamın,

Sıra dışı ilişkin,

Ya da sıra dışı olan insanlar ile ilişkilerin olsun ki?

Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?

Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıra dışı bir yaşamı olsun ki?

 


Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 

 

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

 

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. En önemli şey olan samimiyeti hatırlamak bana çok iyi geldi

    YanıtlaSil
  2. Samimi bir hayat için ne güzel çözümler… Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Samimi bir kalple, samimi insanlarla, mükemmel olmaya çalışmadan yaşayabilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten güzel bir yazı... Emeğinize sağlık 👏 İnsanlar samimi olan insanı hissediyor ve onunla ilişkisini sürdürmek istiyor...

    YanıtlaSil
  5. Hayatın samimiyeti iste bu tebessüm en güzel ağırlama yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Beyaz Zambak21 Ekim 2024 08:25

    Mükemmeliyetçi olmak anda doğru tepki vermemizi engelleyen sorunlarımızdan biri maalesef. Daha iyisini yapmak için o anda vereceğimiz en doğru tepkiyi bir başka zamana erteliyoruz ve sonra istediğimiz gibi bir tepki alamıyoruz. Hayatın akışında doğru tepki verebilenlerden olmak dileği ile...

    YanıtlaSil
  7. insan olarak her şeyin hayrını görebilmek için gayret gerekiyor

    YanıtlaSil
  8. İnsan mükemmeliyetçilik zehrine kapildiginda kendine de etrafındakilere farketmeden zulmedebiliyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder