Umut metroda
giderken, karşısında oturan iki kişiye gözü daldı. Herkes telefonla
ilgilenirken onlar el hareketleriyle iletişim kuruyorlardı. O kadar mutlu ve
sevimliydi ki çift, birbirlerine bakarak heyecanla konuşuyorlar, gülüyorlardı...
Gerçek ve Samimi İlişkiler
Umut, onlara bakarken hayretler içerisinde bir şeyi
fark etti. İnsanın aslında teknolojiden uzak olduğu zamanlarda da ne kadar
keyifli olabileceğini hatırladı. Eskiden insanlar telefona bakmak yerine ya gazete
okurdu ya çengel bulmaca özer ya da kitap okurdu. Ama günümüzde insanlar bunların yerine
telefonda oyun oynamayı ya da sosyal medya hesaplarında gezmeyi tercih
ediyorlar. Kendisinin de yolculuk yaparken sürekli telefonu ile ilgilendiğini
düşündü. ‘’Demek ki dışarıdan ben de tüm insanlar gibi gözüküyorum.’’ dedi.
Hatta yeni yollarını ayırdığı kız arkadaşıyla geçirdiği vakitlerini aklına
getirdi. On beş dakikalık sohbetten sonra her ikisinin de direkt telefonla
ilgilendiğini fark etti. Çünkü sohbetin kısa sürmesinin sebebi; herkesin ya
sosyal medyadan ya da mesajlaşma uygulamalarıyla her şeyi önden tükettikleri
için konuşacak bir şeyleri de kalmıyordu.
Bir keresinde kafede otururlarken kız arkadaşının
karnı ağrımıştı, kız arkadaşı: “Benim karnım ağrıyor, sen hala oyun oynuyorsun,
sıcak ıhlamur içelim ağrına iyi gelir bile diyemedin.” diye tartışmışlardı. O
kadar çok böyle anısı vardı ki meşhur tatlıcıda… Sıra beklerlerken tam sıra
onlara geldiğinde, Umut’u elinden arı sokmuştu da, tatlı alamadan sıradan çıkmışlardı.
Kız arkadaşı: “Arı da tam zamanını buldu.” derken aslında, tatlıya değil, ne
kadar kendine düşkün olduğunu görmemişti.
İnsanlar birbirlerini özledikleri için görüşmüyorlardı. Birbirlerini merak etmiyorlar ya da neye ihtiyaçları olduğu ile ilgilenmiyorlardı. İlgilendikleri şey birlikte fotoğraf çekip, sosyal medyaya göndermekti. İnsanlar fotoğraf çekiliyorlar ama çektikleri fotoğrafları arka plan gibi kullanıyorlardı. Yani sadece bir şeyleri birilerine ispat etmek istiyorlardı. ‘’Biz bu mekâna geldik, şu kıyafetleri giydik, şunları yiyoruz.’’ demekti çoğu buluşmalar, geçirilen vakitler. Ne yazık ki… Eskiden fotoğraf makinelerinde otuz altı pozluk filmler vardı. Çözünürlüğü az ama samimi fotoğraflar vardı. Günümüzde ise çözünürlüğü fazla, çekim sınırı olmayan telefonlarımız var o samimiyet kalmadı.
Sosyal
medyadaki aşklar, sevgiler de öyle değil mi? Çekilen o aşk fotoğrafından beş
dakika öncesinde birbirini kıran bir çift vardı. Ya da fotoğraftan on dakika
sonra birbirlerine demediklerini bırakmayan bir çift…
Umut bunun sebebini öncesinde bir türlü
anlayamıyordu. Çok imkânın oluyor olmasının, insanları mutsuz
ettiğini algıladı. Elindeki imkânından sakındığında, çevresindeki kişilerle
ilişkilerinin daha samimi olabileceğini gördü.
Bir şeyin miktarını ne kadar arttırıyorsak
etkisi de o kadar azalmaya başlıyor…
Her şey için geçerli… İlginin, güzelliğin,
zenginliğin, sahip olduklarının aşırılaşması, insandaki etkisini
azaltmaya başlar. İmkânların çok oluyor olması insanı marifetsizleştirir.
Doyurucuların artması insanın doyum becerisini azaltır. Bu da insanın kabalaşmasına,
nankörleşmesine ve iletişim becerisinin
azalmasına sebep olur.
Sonra annesinin dediği cümle aklına geldi “Nerede o
eski ilişkiler!” Eskiden insanlar ilişkilerinde daha mutlulardı. Eskiden
insanlar fotoğraflarda mutlu
görünmeye değil ilişkilerinde mutlu olmaya çalışıyorlardı. Şimdi ise boşanmalar
ve mutsuzluklar arttı. 90’lı yıllarda insanların komşularıyla, arkadaşlarıyla,
iş hayatında olan insanlarla ilişkileri aklına geldi. ‘’Dışarıda oyun oynardık,
akşam ezanında evlere dağılırdık. Komşularımızla hep beraber toplanıp pikniğe
giderdik. Şimdi ise yaşadığımız yerdeki komşularımızı bile tanımıyoruz.
Sokaklarda oyun oynayan çocukları göremiyoruz.’’ diye düşüncelere daldı…
Sorularının cevabını metroda oturan o iki insanda
buldu Umut. Kendine sorular çıkarıyor ve çıkardığı soruların cevabını kendi
içinde buluyordu. Konuşamıyorlar ama iletişim
kuruyorlardı. Gözleriyle, mimikleriyle, el hareketleriyle neler neler anlatan
iki insan… Bu bambaşka bir şeydi işte.
Umut’un aradığı şey gerçek iletişim, gerçek ilişkiydi…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?
&
İnsanoğlu var olduğundan beri amacı hiç değişmemiştir.
Mutlu olmak, başarı olmak ve iyi ilişkiler kurmak…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerinden;
“Kim Kimdir”,” İlişkilerde Ustalık” ve “Başarı Psikolojisi” sinde paylaşılan bilgiler, kişiyi dününe göre daha mutlu ve başarılı yapar. Seminer konuları; tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
"Milyarlarca insan içinde bir kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını o bir kişiye sorun..."
Eskiden insanlar fotoğraflarda mutlu görünmeye değil ilişkilerinde mutlu olmaya çalışıyorlardı.... ❣️
YanıtlaSilAslında insanlar sosyal medyaya bakarak haraketsiz hep seyirci halinde kalıyorlar ne acı
YanıtlaSilİletişim ilişkiyi beslemiyorsa neden var? Hiç düşünmedik. GüEl bir yazı bizi düşündürüyor. İhtiyacımız ne? Çevremdekilerin ihtiyacı ne? Üzmeyelim sohbetlerin ötesine geçmemiz gerekiyor
YanıtlaSilİnsan miktarı arttırınca daha mutlu olacağını sanar ama çok yanılır…
YanıtlaSilGerçek iletişim gerçek ilişki.. aradığımız hep gerçek…
YanıtlaSil